dopamin saati

 

Neymiş bu hayatımızın merkezindeki dopamin? Dopaminin derinliklerine doğru keyifli yolculuk. Bir hormonun çalışma mekanizmasını öğrenmek hele de vücudumuzda en etkili hormonlardan biri olunca daha bir keyif veriyor. Bütün bunlar neyle birleşiyor tabi ki akademisyen yazar Serkan Karaismailoğlu’ nun müthiş akıcı, esprili, bilgi dolu anlatımıyla.

Kimyasal haberci olarak adlandırılan dopamin, beynin ödül sisteminde rol oynayan, hafıza, hareket, motivasyon, ruh hali, dikkat gibi hareketi kontrol etmekle ilgilenen, beyin nöronları tarafından salınan bir nörotransmitterdir. Yani sinir sistemindeki birçok işlevi kontrol ederek oradan gelen mesajları hedef hücrelere taşımakla görevli olan kimyasal habercilerdir.

Doğru oranda dopamine sahip olmak hem vücut hem de beyin için önem taşır. Dopamin yaratıcılığımıza, odaklanmamıza, keyfimize ve zevk almamızda rol oynar. Bir başarı elde ettiğinizde, kendinizi iyi hissettiğinizde bunun sebebi dopamin hormonu salgılamanız. Dopamin hakkında bilinen en yaygın şey “iyi hissetme” haliyle alakalı bir hormon olmasıdır.

Çok az ya da çok fazla oluşu çeşitli nörolojik ve psikiyatrik sorunlara yol açabilir. Öyleyse ne yapıyoruz nörolojik ve psikiyatrik sorunlar yaşamamak için tam kıvamında dopamin demlemeyi öğreniyoruz.

Her an her şeyin önümüze serildiği bir çağdayız. Çocuklara diyoruz ya hiç tatmin olmuyorsunuz diye hepimiz için geçerli. Bize ihtiyacımız olan şeyi aldığımız anda sihirli bir değnek değiyor birden o haz hissi yerini yeni haz ve hedeflere bırakıyor ve bunların peşine düşüyoruz. Çocuklara boşuna kızıyormuşuz hepsi dopaminin suçuymuş meğerse. (Haha) Sürekli yeninin peşinden koşma eğilimi varmış sevgili dopaminin.

Sosyal medya, internet ve sanal alemin bizde yarattığı gerçek ve kalıcı olmayan haz ve mutluluk hissinden "kafamızın üzerindeki düğme ve milyonlarca parmak" diye bahsediyor Serkan bey. İşte sosyal medyayı yani İnstagramı, Facebook ve Twitter ı tasarlayanlar, bu dopaminin ihtiyacı olan yeniliği sağlayacak şekilde tasarlanmış. Bu ne demek? Sosyal medyayı her açtığımızda sürekli yeni ve farklı bir içerik çıkıyor karşımıza, keşfete bakıyoruz bizim hoşlandığımız içerikleri sunuyor sürekli. Algoritması buna tamda bizim sevgili dopamine göre tasarlanmış. Sabah kalkar kalkmaz sanal ortamlara daldığımız, bunu hep söylerim, kendi hayatımızı yaşamak dururken başka hayatları izlediğimiz, bizi sürekli ihtiyacımız olmayan şeyleri tüketme yoluna iten bir dünya. Her an parmaklarımızın ucundaki sanal, geçici haz dünyası gerçekten. Evet, bunlar biz onları daha fazla izleyelim, biz o oyunları daha fazla oynayalım, bize sunulan ürünleri daha fazla satın alalım diye tasarlanmış. Çünkü onlar bundan içerisine dahil edilen reklamlardan ve yaptıkları satışlardan para kazanıyor. Sürekli kaydır yaptığımız hikayeler bizi ihtiyacımız olmadığı halde bir dolu fiziksel materyal almaya yönlendiriyor. Sonuç ne oluyor bir şey alıyoruz sonra bizim dopamin ne yapıyor yeni bir şey istiyor.

Kendisini tanıdık, nasıl istek ve arzuları var öğrendik, şimdi çayı sevmem, demlemeyi de pek bilmem, demlenmiş mi anlamam ama konu dopamin olunca çayı demleyemeyen ben dopamin demlemeyi öğrenmek için can atıyorum. Çünkü dopamin demini ne kadar iyi alırsa hayattan alacağımız tat o kadar anlamlı olurmuş.

Bunun için altın kurallar varmış. Buradan başlayalım isterseniz.

Madde-1: Dopamini israf etmeyecekmişiz. Aynen kitapta yer alan örnekle anlatmak istiyorum en favori tatlımız çikolatalı kek ve baklava olsun. Önce birini yiyip Dopamin seviyemizi yükseltip, zaten yüksek olan Dopamin seviyemiz varken bir de üzerine baklava yediğimizde, ilk dopamini aldığımız keyfi bize vermeyecektir. Yani ikisi de 100 birim Dopamin salgılatacak her iki yiyecek ikisini arka arkaya tükettiğimizde diğerinin Dopamin salgılatma düzeyi düşeceği için bunun israfa gireceği şeklinde düşünülmeli. Bu nedenle dopamin kaynaklarını bir arada kullanmayarak israftan kaçınmalıymışız.

Ne diyor yazar “söz konusu dopamin kaynakları olduğunda dopamin geçmişiniz çok önemlidir. Benzer ödül kaynaklarını asla pes peşe kullanmayın. Araya zaman koyun ki dopamin demlenmeye fırsat bulsun. Sabredin. Evet, ilk başta biraz zor gelecektir ama dopamin demini aldığında her şey çok daha güzel ve huzurlu olacaktır.

Madde-2: Dopamin üstüne dopamin olmaması gerekiyormuş. Yani iki dopamin kaynağını birlikte tüketmekten bahsediyor. Yine çok güzel bir örnek var kitapta. Dizi izlemeyi çok seviyorsunuz ve aynı zamanda sevdiğiniz sağlıksız bir yemekle birlikte gerçekten dopamin patlaması yaşamak istiyorsunuz. Oysa burada strateji şöyle olmalıymış ikisi de sevdiğimiz dopamin kaynakları olduğundan o dizi ile ne yersek gider nasıl olsa diye düşünerek sevmediğimiz sağlıklı bir besini tüketmek. Nasıl? Ben stratejiyi çok beğendim. Gün içerisinde düşündüğümüzde çok fazla uygulama alanı bulabiliriz ne dersiniz?

 

Madde-3: “Sadece haz ve gazdan oluşan bir fizyoloji sürdürülebilir değildir. Haz olması için acı olması lazım. Tokluk olması için açlık olması lazım. Özetle beyazın mükemmelliğini anlamak için arasıra siyahın içinde yaşamak lazım.” Şimi bununla ilgili bir anımı anlatmak istiyorum. Nesrin Olgun Arslan Manş denizini yüzerek geçen ilk Türk kadını. Evet, kendisi Adanalı ve kendisiyle 2,5 yıl birlikte çalışma fırsatını yakaladım. Annerehberi için röportaj yapmak istedim tabi ki hemen kabul etti.  Röportaja için tıklayınız  . Başarısından bahsetti. Anlattı anlattı cümlesinin sonunda “yüzmeyi de hiç sevmem” dedi. Bakın yüzmeyi hiç sevmeyen bir beden öğretmeni sevmediği halde bir bir iddia uğruna bir yarışa katılıyor ve adını tarihe yazdırıyor. Burada sevmediği işi yapmak acı verir insana değil mi? Ama sonrasında kazandığı zafer her şeye bedeldir. İşte böyle bir şey. Kendisine selam olsun.

 
Madde-4: Bir şeyi gerçekten arzulamak ve peşinden koşabilmek için çöküşün yarattığı o acı halini hissetmek ve yaşamak zorundayız. Bu olmazsa olmaz bundan kaçamayız. Bilmemiz gerekir ki ancak bu acıyı yaşadığımızda ulaşacağımız haz bir anlama kavuşacaktır. Yani hayatın bize altın teside sunduğu fırsatların çok bir anlamı yok, o fırsatları kendimiz çabalarımız sonucunda elde ediyorsak işte burada dopamin devreye giriyor.

Bu dopamin çok emek istiyor ben onu anladım. Emeksiz yemek yok diyoruz ya artık “ emeksiz dopamin de yok” diyebiliriz bence.

Bu dört madde ile demlemeyi anlatmış ama dopamini etkin ve verimli kullanmak adına kitapta çok güzel farklı konu başlıkları da var. Yine nöronlarımızı yakan kelimeleri hayatımıza kazandırıyor Serkan Hoca sağ olsun. Bunlardan ilki tabi ki,

Dopamin demlemek,

Dopamini özlemek,

Dopamin tuzakları,

Dopamin orucu,

Dopaminin karanlık yüzü,

Bilinçli farkındalıkla dopamin ilişkisi,

Yeninin peşinde koşan dopamin,

Dopamin Yolakları,

Dopaminle Yıkanmak,

Dünyanın en uzun süreli mutluluk araştırmasının da detaylarını merak edenler için kitapta detaylı yer verilmiş bu konuya da.

Elmayı sevmem ama elma yediğimde huzurlu hissederim bir mutluluk belirir içimde nedenini kitapta da yer alan baklava ile greyfurt karşılaştırması ile daha net anladığımı söyleyebilirim. Siz de benim gibi şunu yerseniz mutluluk hormonu artar, bunu yaparsanız şöyle olur gibi kalıp bilgilerin dışına çıkmak, dopaminin çalışma, üretilme mekanizmasını kavrayıp özümseyerek hayatınıza farklı bir yön vermek istiyorsanız lütfen bu kitabı edinin.


Altını çizdiklerimden:


Sizi yolda çıkarmaya çalışan haz tuzaklarına kanmayıp sağlıklı bir şey yemenin verdiği huzur hissi de ekstra bir dopamin kaynağı.


Siz mi dopamin kontrol edeceksiniz yoksa dopamin mi sizi kontrol edecek?

İyi şeylere mi bağlıyız, yoksa kötü şeylere mi bağımlıyız? Günümüzde bağımlılık sorunu yaşayan birçok insanın temel ihtiyacı, doğru şeylerle yeniden bağ kurabilmektir.

 

Dopamin genelde değişime karşı otomatik bir dirence sahip olan fizyolojimizde “keşif” için gerekli enerjiyi yani motivasyonu üretir.

Aşırı motivasyon halinden hiçbir şey yapmak istemediğimiz o anlara kadar tüm hallerimiz doğrudan dopaminle ilgilidir. O nedenle dopamin adeta hayatımızın merkezine yerleşmiş durumdadır.

Keşfetme ihtiyacı ve yeniliklerin yaratacağı heyecan dokunun temel varoluş felsefesini oluşturur.

Dopamin önceliği her zaman yeniliklerdir. Buradaki mantık çok basit aslında. “Tamam sana zevk veren bir şey Keşfettin ve onu elde ettin. İlk zamanlar onun sayesinde epey bir dopaminle salgıladı ama artık yeter çünkü yeni kaynaklara ve hedeflere yönelmen lazım.”

Çünkü dopamin der ki, “ bu tamam hadi sıradaki gelsin.”

Buradaki temel amacımız bizim için düşük haz oluşturan bir eylemden nasıl yüksek haz elde edebileceğimizi keşfetmektir.

Dopamin sadece ödülün kendisine kavuştuğunuzda salınmaz. Ödülü düşünmek, onunla ilgili hayaller kurmak da dopamin salgılatmaktadır.


Evet, bu günlükte bu kadar kişisel gelişim, biyoloji, bilim, araştırma sevenlere gelsin bu yazımız.

Sevgiyle kalın.



 

 

 

Yazar Hakkında

/images/manolya-1.png

Manolya GÜMÜŞAY

Profesyonel Koç - Yönetici

annerehberi.com.tr yazarı

Yazarın tüm makaleleri

Yorum yap