Manş Denizini Yüzerek Geçen İlk Türk Kadını: Nesrin Olgun Arslan

İlk tanıştığımızda ne kadar enerjik bir kadın olduğunu düşünmüştüm, yanılmadığımı sonradan daha iyi anladım. Bir orada bir burada, yerinde duramayan tatlı, güçlü, esprili gülen güldüren bir kadın. Nesrin Olgun Arslan Manş Denizi’ni yüzerek geçen ilk Türk Kadını. Bu başarısıyla Cumhuriyetin başarılı kadınları listesine giren bir sporcu. Geçenlerde İngiltere’ deydi mesela, düşünün Ekim ayında hava 12 su 13 derece  yüzen kocaman bir yürek? Yani anlayacağınız aradan 40 yıl geçmiş ama hala bayrağımızı dalgalandırmaya devam ediyor.

 

Nesrin hanım sizi kısaca tanıyabilir miyiz? (eğitim, bulunduğunuz görevler vs.)

1957 yılında Adana’da doğdum. Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi Öğretmenliği mezunuyum. Beden eğitimi öğretmenliği, spor uzmanlığı, spor yöneticiliği, antrenörlük gibi pek çok görevde bulundum. Şu anda Seyhan Belediyesi Spor Müdürü olarak görev yapmaktayım.

Spora başlamaya ne zaman karar verdiniz? Başarılarınızdan bahsedebilir misiniz?

Yüzmeye 7 yaşında başladım ve 17 yaşına kadar havuz yarışlarında 100 e yakın madalya kazandım. Tramplen Atlamada ilk kadın olarak Türkiye şampiyonu oldum. Masa tenisinde Türkiye 2. si 3. sü oldum.

Maraton yüzmeye, 17 yaşında hocamla tartışınca kendimi savunmak için “bende Manş denizini yüzerek geçerim” () deyip antrenmanlara Kutal Özülkü ile başladım.

1979 29 Ağustos’ta 15 saat 47 dakikada yüzerek Manş denizini yüzerek gecen ilk Türk Kızı oldum. Türkiyeʼ de yapılan Mersin Maratonunu (5 kez), Çanakkale Boğazı’ nı ve Kıbrıs’ta düzenlenen 15 km’lik bir maratonu yüzdüm. 1979 yılında Beden Eğitimi Öğretmeni olarak çalışma hayatıma başladım.

2015 yılında Manş Denizini yüzerek gecen ilk Türk Kadın takımında yer alarak 58 yaşında tekrar yarışmacı olarak denizlere döndüm. 2016 yılı 9 Temmuz’da İtalya’da Capri-Napoli (36 km) maratonunu yüzen ilk Kadın takımı olduk ve en iyi takım kupasını aldık.

2017 31 Temmuz’ da ise Amerika’da Catalina Kanalını (36km) Yüzen ilk Türk takımında yer aldım. Takım 3 Erkek ve 3 Kadından oluşmuştu.

2017 28 Ekim’ de Dubaiʼde 3 km lik bir açık deniz yarışına eşim Zafer Arslan ile katıldık.

3 yıldır Havuz ve deniz yarışlarında Türkiye’de birçok madalya kazandım.

2018 ve 2019 Haziran ayında Arnavutluk Ksamil şehrinde yapılan Açık Deniz yarışında ben 4 km eşim 2 km yüzerek madalya kazandık.

Birçok konferansa konuşmacı olarak katıldım ve başarı öykümü anlattım. Birçok platformda ödüllendirildim.

Bundan sonraki yaşantımda da sporun içinde yer alıp kadınları yüreklendirmeyi sürdüreceğim.

Ağustos 2019 Ekim 2019 İtalya Polignano Oceanman Uluslararası Açık deniz yarışı 3. Olarak Aralık ayında Meksika Cancun’ da yapılacak Dünya Şampiyonasına katılmaya hak kazandım.

Bu sporun zor ve kolay yönleri nelerdir, bu zorlukları nasıl aştınız?

Uzun antrenman ve yarış süresince sıkılmak en kötüsü. Hiç durmadan kulaç atmak zorundasın temponu bozmamak için

Bildiğim kadarıyla yakın zamanda İtalya’da Adriyatik denizinde yüzdünüz ve yine madalya ile döndünüz? Bu güne kadar ki en büyük başarınız hagisi diye sorsam?

Elbette Manş denizini yüzmem ve tam 40 yıl öncenin Türkiye’ sinde. Bu başarıdan sonra Cumhuriyetin başarılı kadınları arasına girmek, adımın doğduğum sokağa verilmesi ve takdir görmek harika.

Bu başarıdan sonra hayatınızda neler değişti?

Bu başarı mesleki yaşantımda tüm kapıları açtı bana.

Akış diye bir kavram var ya, aslında bu tam da sizin yaptığınız spora da terim olarak oturuyor, suda akışı yakalayıp rakip tanımıyorsunuz maaşallah J . Şaka bir yana başarı başka türlü olmuyor zaten akışta mutluysanız başarı kendiliğinden geliyor. Peki, başarıya ulaşmak için nelerden fedakarlık ettiniz? Değdi mi?

Ben tüm yaşantımda her mücadelemde hiç yakınmadım. Sadece sonuca odaklandım ve her alanda (evlat, eş, anne, iş yaşantısı, arkadaşlık ilişkileri gibi) başardım diyebiliyorum. Çok yoruldum, çok çalıştım ama değdi diyorum. Fedakarlık anne olmanın iç güdüsü olduğu için her alanda hiç karşılığını beklemedim. Bizler ebeveynsek fedakarlık edeceğiz tabiki yorulacağız hele de şimdi farklı bir dijital çağ var önümüzde. Onlarla mümkün olduğunca gezeceğiz, spor yapacağız ki daha az tv izlesinler, daha az dijital oyunlara eğilimleri olsun. Tembellik yok ebeveynler, haydi harekete 

Yeni nesil çocuklar çok çabuk sıkılıyorlar, çalışmadan hemen bazı başarılar gelsin kapılarını çalsın istiyorlar. Bu dalda yeni sporcuların yetişmesi için neler yapılmalı sizce? Çocuklara ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?

Eğitim sistemi değişmedikçe, ebeveynler dünyanın odağına çocuklarını koydukça başarı gelmesi imkânsız gibi. Sadece ülke genelinde keşfedilen üstün yetenekli ve genetik harikası birkaç sporcu ile avunabiliriz belki. Çocuklara öncelikle sabırlı olmalarını öğretmemiz gerek. Bu da eğitimcilerin önceliği olmalı.

Kızınız ve eşinizde bu yarışlara katılıyorlar tabiki kendi kategorilerinde, ailece böyle birlikte yarışmalara gitmek, aynı heyecanı paylaşmak nasıl bir duygu Nesrin hanım?

Harika bir duygu elbette, içten içe çok mutlu olup gururlanıyorum.

Çocuğu yüzme sporunu tercih eden ebeveynlere önerileriniz neler olur?

Programlı yaşamayı çocuklarına ne kadar erken yaşlarda öğretirlerse, yüzme gibi çok yorucu ve uzun süre gereken bir branşta zorlanmazlar.

Son olarak yakın zamanda katılacağınız bir yarışma var mı önünüzde?

26/29 Ekim’de Bodrum’da yapılacak Uluslararası Aquamaster Açık Deniz Şampiyonasına katılacağız ve ben 5 km ve 3 km yüzdüm. 1 altın madalya ile döndüm.

Bizlerde Annerehberi olarak geleceğe ışık tuttuğunuz için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda çocuklara, gençlere sporu sevdirme ve yaygınlaştırma çalışmalarınızda yanınızada olmaktan mutluluk duyacağımızı belirtmek istiyoruz.

Başarılar.

 

Röportaj

Manolya Gümüşay

Eğitim Koçu

Yorum yap