TÜKETİM TUZAĞI
Sosyal medyada kaydırma çılgınlığının yan etkilerinden biri de şüphesiz reklamlar aracılığıyla takipçilere satış yapılması. Haydi, itiraf edelim herkes ihtiyacından fazlasını alıyor öyle değil mi? İşte bu belgesel tek tıkla kolayca aldığımız ürünleri ve bu ürünlerin serüvenini, çevreye bıraktığı izleri anlatıyor.
E-Ticaret geldi sürdürülebilirlik hikâye oldu. Eskiden bir ürün almak bu kadar kolay değildi. Evden çıkacaksınız, arabanıza binip gideceksiniz, ürünleri seçeceksiniz alacak ve eve geri döneceksiniz. Ne kadar uğraştırıcı değil mi? Şimdi bir tıkla her şey kapında. İhtiyaç varsa alınacak ürüne gerçekten sorun yok ama ya ihtiyacınızdan fazlasıysa? Netflix’ te yeni yayınlanmaya başlayan bu belgesel kolay ulaşabildiğimiz ürünlerin yolculuğunu anlatıyor.
Çalıştıkları şirketin tutum, davranış ve ilkeleri genellikle çalışanın değerleriyle örtüşmediğinde çalışanla şirket ayrılık sürecine giriyor. Sürekli insanlara yeni şeyler satmaya çalışan kişiler, şirketten ayrıldıktan sonra kendilerine göre şirketlerin (Amazon, Adidas, HM, her gün 3,5 milyar satış yapan unilever ve daha fazlası) yanlış olduğunu düşündükleri uygulamaları gözler önüne seriyorlar. (Ne kadar doğru bir davranış o tartışılır ama şu an konumuz bu değil.) Bizler de böylece arka kapılar ardında neler oluyor öğrenmiş oluyoruz.
Üretilen ayakkabılar, kıyafetler, teknolojik cihazlar ve daha fazlası. Firmalar ömrünün sonunu düşünmedikleri ürünler üretiyorlar.
Üreticiler sadece 5 strateji ile üretim yapıyorlar ve böylece daha da daha da fazla büyüyorlar. Bu 5 strateji:
- Daha çok sat
- Daha çok israf et
- Yalan söyle
- Büyürken durmak bilme
- Daha çok gizle
Teknoloji firmaları ürünlerini çok daha kolay bozulacak ve yenilenmesi gerekecek şekilde üretim yapmaları “daha çok sat” stratejisi için uygulanıyor mesela. Firmalar “planlı eskitme” diye bir strateji uyguluyorlar. Evet, neden telefonumuzla ilgili, “bazı modellere belirli bir tarihten itibaren güncelleme gelmeyeceği” konusunu konuşuyoruz mesela. Neden kulaklıklar sürekli bozuluyor? Hiç bozulmayacak şekilde yaparlarsa, tasarlarlarsa nasıl yenisini satacaklar? Bizim evde bile bir sürü bozuk kulaklık var.
Markalar satılmayan ürünlerini “indirim sırf marka değerlerini düşürmesin diye kullanamaz halde parçalayıp” atıyorlarmış mesela öğrendiğimde çok şaşırdım. Görünmeyecek yerlere atıyorlarmış yiyecekleri de. Koliler, çuvallar içinde araştırılıp bulunan ürünleri izliyorsunuz.
Bir şeyi attığımızda o dünyadan yok olmuyor. Bir vatandaş ömrünü atıkların ne olduğunu takip etmeye adamış. Bir bilgisayar monitörüne takip cihazı yerleştiriyor. Almanya Dresden’ den başlayan yolculuk, önce Belçika ve en son Tayland’ da son buluyor. Ve araştırmacı Tayland a gidiyor. Orada işçilerin sağlıksız koşullar altında bu atıkları parçaladığını gözlüyor.
Bir mühendisin söylediği çok değerli: “Bizim gibi mühendisler ürün tasarlarken, kullanım ömrü bittikten sonra ne olduğunu hiç düşünmüyoruz” diyor.
Üzerine çok düşünülür, konuşulur bu belgeselin. Gerçekleri yansıtan bu tür çalışmaların artması gelecekle ilgili daha fazla farkındalık misyonu yüklenmemizi sağlar ne dersiniz? Zamanınız varsa kesinlikle izleyin derim. Tavsiye için @muhendis.anne Çiğdem hocama teşekkür ediyorum.
Sevgiyle kalın.
Yorum yap