Yaz Mutluluğu

Kendimi bildim bileli en büyük hayalimdi çocuk sahibi olmak. Önce pko dediler, yıllarca tedavi gördüm, yetmedi kistlerden biri büyüdü, büyüdü, büyüdü ve patladı, iç kanama geçirdim, ölümden döndüm ve netice: yumurtalıklarımdan birini kaybettim! O kadar üzüldüm ki, evlenmeyi erteledim hep bir bahaneyle. Ne zaman evlenmeye karar verdim, eşime evlenmeden önce ilk söylediğim şey bu oldu.

Sonra evlendim, kurban olduğum Allah nasip etti 3,5 ay sonra hamile olduğumu öğrendim. Tarif edilemez bir mutluluk. Ben ki saman alevi gibi hemen parlayan insan, bildiğin Pollyanna gibi her tarafa gülücükler saçar oldum. Her gün dua ettim, saçı şöyle olsun, gözü böyle olsun, huyu güzel olsun, sağlığı yerinde olsun, hayırlı evlat olsun… Allah her isteyene nasip etsin.

23.07.2017 hayatımın en güzel, en özel günü. Bebeğim, gülen yüzüm, Yaz’ ım doğdu. Bam! İlk tokadı yedim; sütüm yok. Var demişlerdi hâlbuki hastanedeyken. 3 gün boyunca durmadan ağladı bebeğim. 3. Gün sonunda hastaneye yatırdık vücut susuz kalmış, 3 kilonun altına düşmüş. Meğer sütüm hiç gelmemiş 3 gün aç kalmış yavrum. Mama başladık, yavaş yavaş toparlandı ama benim hala sütüm yok. Emziriyorum bebek ağlıyor, sağıyorum gelmiyor. Bam! 2. Tokat geldi; “benim sütüm paçalarımdan akardı” demeler, “aa neden mama veriyorsun nasıl sütün olmaz” demeler daha neler neler. Yetersizlik duygusu başladı. Fındıklar, fıstıklar, bardak bardak sular, bitki çayları, sıcak kompres … 2 hafta sonra dünyaya kulaklarımı tıkayıp kendimi dinlemeye başladım ve sütüm geldi ama yeterli değildi. Mama ile takviye ettim. Sonra öğrendim ki birçok kişi doğduğu günden beri sadece mama ile büyümüş, insanlar bunu sır gibi saklamış, hayır ne var yani sıktığınızda duvara fışkırmayan sütünüz yoksa… Çok şükür çözümü varmış. Demem o ki dünyanın sonu değilmiş mama vermek, tek ben değilmişim bebeğine mama veren anne.

Bebeğim yavaş yavaş büyürken benim de haliyle dünyam tamamen değişti. Hafta sonları sabah 11’den önce uyanmayan ben günü 2 saat uykuyla geçirir oldum. Öyle ki, gece bebeğimi emzirirken annem başımda beklerdi uyumayayım diye. Canım annem 2 saatte bir benimle kalktı geceleri. Öyle anlar oldu ki çaresizce bebeğime boş gözlerle bakar oldum; ben ne yaptım, acaba erken miydi bebek için, belki de ben bebek büyütebilecek karakterde biri değilim vs. diye. Sonrasında, daha bebek dünyaya alışmadan, ben bebeğe alışmadan bir sorun daha çıktı; annelerin korkulu rüyası: KOLİK! Kendimi tanıyamaz oldum, insanlıktan çıkmıştım sanki. Uyumuyordum, sağlıklı düşünemiyordum, ağlama krizleri geçiriyordum. İstisnasız her akşam 7’den gece 1’e kadar susmadan çığlık çığlığa ağlayan bir bebe var. Kolik bitti bu sefer gece uyumamalar başladı. Evin koridorunda sabaha karşı 4’te mehter marşıyla bebek pışpışlamaya başladık dönüşümlü. Uyku? Yine yok.

Sonra büyüdü kuzum 2 aylık olduktan sonra her şey rayına oturdu. Ben ona, o bana ve dünyaya alıştı. En sevilen, çok sevilen, ailenin en minik üyesi oldu. Şimdi çocuğumu hep “iyi ki doğurmuşum” diye seviyorum. Varım, yoğum tüm hayatım onun. Hala çok sık uyanıyor gece, öyle ki bir keresinde saydım, gecede 17 kere yataktan çıktım, uyanmalarımı saymıyorum bile. Feda olsun, gocunmuyorum, şikayet etmiyorum, rahatsızlık bile hissetmiyorum. Annelik=delilik hali derlerdi, gerçekten öyleymiş. Akşam eve geldiğimde ellerini çırparak sevinip, koşarak bacaklarıma sarılıyor. Konuşamıyor daha kuzum ama gözünde görüyorum bana olan sevgisini. Çok saflar, çok masumlar, ce-e yaptığında bile kahkaha atan varlıklar bebekler düşünsenize bakmaya kıyamazsınız.

Allah tüm yavrularımızı korusun.

Allah bana sağlıklı, uzun ömür versin ki bebeğimin büyüdüğünü, mutlu bir hayatı olduğunu görebileyim.

Amin.

Cihan TOPRAK YAPAR

İnşaat Uzman Mühendisi/Anne

Yorum yap