Yazar Dilara Koç
Tanışmaktan bu şekilde keyif aldığımız insanlar hep olsun hayatımızda. Anne Rehberi için gönülden çalışırken en çok nelerden keyif aldığımı sorsanız “yeni insanlarla tanışmak” derdim. @workinstation ev sahipliğinde keyif dolu bir sohbet oldu yazar Dilara Koç ile. İnstagramda görsel yayınlamak birinci önceliğiniz olmazsa, anın tadını çıkarmaya kaptırırsanız kendinizi, birlikte fotoğraf karesi almayı unutursunuz sohbet ettiğiniz insanlarla. Neyse, kısa zaman içerisinde farklı etkinliklerde, atölyelerde, projelerde zaten bol bol görsel olacak sayfamızda. Sevgi dolu bir yazı bekliyor şimdi sizi keyif almanız dileğiyle.
Dilara hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1975 Adana doğumluyum. Evliyim, iki kızım var. Adana Anadolu Lisesi'nde 7 yıllık eğitimimin ardından, Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü'nü 1997 yılında tamamladım. Yazmanın yanı sıra evde el yapımı sabun başta olmak üzere doğal ürün üretiyorum. Aynı zamanda 22 yıldır da özel sektörde çalışıyorum, pazarlama, satış, cari hesaplar, finans gibi birimlerde görevler aldım, son çalışma yıllarımda ağırlıklı olarak insan kaynakları alanında çalışıyorum.
Kitaplarınızlarınızdan kronolojik sıra ile kısaca bahseder misiniz?
7 kitabım var.
Sırası ile;
- İş hayatı denemesi İş Hayatında Yaratıcı Kaos
Yaşama dair 2 deneme gerçek kişi hikayelerini içeren
- İçimizdeki Cennet Sevgi
- Adım Dilara Soyadım İnsan Göbek Adım Koşulsuz Sevgi
Roman gerçek bir aşk hikayesi
- Leyli
Çocuk masal ve çocuk oyun
- Mor Mucize Çiçeği
- Elim Sende
Şiir kitabım ise
- Aşk ile
Aşk ile şiir kitabımın içeriği sanat dolu, birlik dolu diyebiliriz. İçeriğinde mandalalar var, boyamak için. Ayrıca QR kodlarla şiirlerimi okuyan kişilerin videolarına ulaşıp şiirlerimi dinleyebilirsiniz, bu bölüm daha ağılıklı görme engelli dostlarımız için.
Yeni bir projem var, kitap projem. Sponsor, destek yayınevi arıyorum, buradan da duyurmuş olayım.
Yazarlığa nasıl başladınız?
Çocukluğumdan beri hikayeler, anılar, günlük ve şiir yazmayı seviyorum. Zaman içerisinde bazı sitelerde, blogumda, arkadaş paylaşım ortamlarında da yazmaya ağırlık vermeye başlamıştım. Bir yakın arkadaşımın ve eşimin teşviki ile de yazılarımı kitaplara dökmeye karar verdim ve yazarlığımı, şairliğimi paylaşmaya başladım.
Çocuk kitaplarınızdan bahseder misiniz? Çocuklar için birşeyler yapmak çok mutlu ediyor insanı, heyecanınızı anlıyorum inanın, bu konuda ne söylemek istersiniz, kitaplarınızla özellikle çocuklara dokunmak nasıl bir duygu? “Elim Sende” kitabını neden kaleme aldığınız konusu çok önemli onu dinleyebilir miyiz sizden?
Çocukların teknolojik, mekanik, bireysel, çokça sanal yetiştiklerini izliyorum. Bu uzun vadede bireysel, sosyal ve toplumsal sağlıksızlıklara, mutsuzluklara vb. hiç de istenmeyen ve toplumu tüketen, hasta eden sonuçlara yol açar diye düşünüyorum. Bunun için çocuklar masallarla, iyi kaleme alınan masallarla büyümeliler diye düşünerek Mor Mucize Çiçeği’ni kaleme aldım. Ayrıca çocuklara oyunları öğreterek, bir nebze teknolojiden mola vermelerini sağlayacak, biraz daha arkadaşlık, dostluk, sevgiyi, paylaşımı anlatacak bir kitap olsun istedim. Küçük de olsa ebeveynlere ve çocuklara bir uyandırma, bir hatırlatma olsun, ışık olsun istedim. Aynı zamanda da eğlenceli. Sanal ortam neşeyi de kesiyor, o açıdan eğlenceli olması, neşe vermesini de istedim. Yazdığım kitapların aynı tarz olması konusuna takılmayıp topluma ne konuda ışık tutsam anlamlı olur, iyi olur, faydası olur düşüncesinden yola çıkıyorum. Çocuklarımız için telaşlandım ve "Elim Sende" çıktı ortaya.
Çocuklarım, kendi çocuklarım başta olmak üzere tüm çocuklara karşı hassasım ve onların ihtiyaçlarına karşı özenliyim. Bu anlamda, çocuk kitaplarını yazmaya devam edeceğim.
İlk kitabınızı yazarken çok zorlandınız mı?
Yazarken zorlanmıyorum. Aksine yaşamda zorlandığım durumlarda ve zamanlarda kendimi hemen yazmaya veriyorum. Yazmak benim için motivasyon aracı, mutluluk, rahatlık, kendimle olduğum, kendimi bulduğum an.
Eminiz ki yazarlığı çok fazla düşünenler vardır, onlara neler söylemek istersiniz?
“Bence.” Yazmak öncelikle içten gelen bir şey. Kalıplara girmeden, özgürce, akışında yazmak en iyisi. Bu kendiniz için olan tarafı. Bu tarafı beslerseniz, topluma yansıtacağınız, toplumla paylaşacağınız yazılarınızı, eserlerinizi, bir süzgeçten geçirip sunarsınız. Ayrı ve beslediğiniz kendiniz için olan taraf her geçen zaman yazılarınızı daha da iyileştirir, güzelleştirir. Okumak lazım, bunu da kendinizi sıkmadan, bir kitabı baştan sona, illaki bu konuda gibi kısıtlara yenik düşmeden, özgürce, her konuda okumalı. Gezmek yazmayı geliştirir, tarihi yerleri ziyaret, doğada vakit geçirmek, çocuklarla iletişim, insan ilişkileri vb. yaşamın her parçası yazıyı, yazmayı geliştirir. Ben bir de doğal, kişinin kendine özel, doğallığıyla yazmasının pozitif enerjisine inanıyorum. Herkes farklı, farklılıklardan öğrenelim, gelişelim, herkes kendi özünü, duygusunu, yaratıclığını sunsun ki bir anlamı olsun. Kopyala yapıştırlar bizi ilerletmez, biz her farklı kişiden farklı sunuşlar, farklı güzellikler, bilgiler vb. okuyalım, gelişerek her geçen gün daha da mutlu olalım. Diye düşünüyorum.
Kitaplarınızla ilgili okuyucu geri dönüşleri nasıl?
Bu konuda şanslıyım, okuyucalarım sayesinde de hep yenisini yazmaya motive oluyorum. Özellikle genel aldığım geri bildirimlerin birkaçı, doğallığımın, bilgi ve sevgi odaklı yazmalarımın, açık ve samimi paylaşımlarımın kendilerine çok iyi geldiği ve kendilerini geliştirdiği yönünde. Bir de şiirlerim için Karacaoğlan, Barış Manço havası var derler, hoşuma giden bir yorum. Düşünce lideri olduğumu söyleyenler var. J
Geçenlerde de birkaç kişiden yine hoş bir geri bildirim aldım, size yazdıklarını buraya aktarayım;
“Divan şiirinde çok yaygın kullanılan bir alamet-i farika vardır: gül ve bülbül. Bu iki kelime çok defa yan yana, bazen de birbirinden ayrı yerde ama aynı şiirinİçinde. Aynı şiirde bu iki keimeyi bulursan bil ki bu bir divan şiiridir. Senin şiirlerinde de böyle bir trademark var. SAF AŞK veya SAF SEVGİ. Bu ikiliden birini gören hemen anlar: bu şiir DK’un yüreğinden ve kaleminden çıkmıştır. Bunu sen üstünde çalışarak mı ürettin yoksa kaleminin senden habersiz sana yaptığı bir iyilik mi? Hangisi olursa olsun güzel bir marka.”
İşte böyle, bir insan, bir yazar, bir şair ne olursanız olun bunlardan besleniyorsunuz, yani sevgiden.
Workinstation’da “dost sohbetleri” diye bir oluşumun içindesiniz sanırım bu proje hakkında ne söylemek istersiniz?
Workinstation daki dostlarımla, çocukluk arkadaşlarımla her zaman ilişkilerimizde, iletişimimizde birbirimize sevgi, saygı, güven akıtan, birbirimizi iyileştiren, geliştiren bir halimiz olmuştur. Aramızda konuştuk ve bu pozitif enerjiyi, hali biraz daha işleyerek neden toplumla paylaşmayalım dedik ve bu proje ortaya çıktı. Ozan Bey ve Mert Bey ile birlikte sohbet edeceğiz özünde. J Her sohbet seansımızda diyeyim, belirlediğimiz konu çerçevesinde paylaşımlarımız olacak, duygu, düşünce, araştırma, bilgi paylaşımlarımız, interaktif bir sohbet olsun istiyoruz. Bunu yaparken kitap vb. çok detaya girmeyeyim, bazı ek araçlarla da sohbetimizin içeriğini biraz renklendirmek istiyoruz. Bakalım yeni bir başlangıç, şans, neşe, mutluluk olsun bize de herkese de.
Blog: https://ddilara.blogspot.com/
İnstagram: https://www.instagram.com/by.dk/
Doğal Ürünler Hesabım: https://www.instagram.com/dilarakocofficial/
Yorum yap