Kendi Olabilen Çocuklar Yetiştirebilmek

Sevgili Annerehberi okuyucuları uzun zaman sonra “Merhaba.” Şehir değişikliğim sebebi ile sizlerle buluşamadık. Ama bu süre zarfında çocuk edebiyatına olan çalışmalarım kendi içimde devam etti. Kitaplarımız yine her zaman bize arkadaş oldu. Bu süreçte yaptığımız okumalardan biri özellikle beni öyle etkiledi ki bunu da siz değerli okuyucularımız ile paylaşmak istedim. 

Bazen bazı kitaplar bir kitaptan fazlası oluyor. Bugün sizlerle tanıştırmak istediğim “Dolu Botlar” Kitabı da bunlardan birisi. Benim için bir kitaptan fazlası olup hayatıma uygulamaya çalıştığım hayat felsefesi haline dönüştü diyebilirim.

Evet yanlış görmüyorsunuz yine nitelikli bir resimli çocuk kitabı ve biz yetişkinleri yörüngesine alan güçlü bir hikâyeden bahsedeceğim sizlere. Okurken düşündüren, bazen güldüren, bazen de “keşke” dedirten cinslerden.

Bahsi geçen kitabımız Dolu Botlar kitabı yazarı ve çizeri Leila Brient olup Fransızca’dan sevgili Gülüş Türkmen’in çevirisi ile dilimize kazandırılıp, değerli hocam Sacide Kafalı tarafından editörel olarak hazırlanmış, son okuması da nitelikli çocuk edebiyatına gönül vermiş Murat Moroğlu hocamız tarafından yapılıp Sincap Kitap aracılığıyla raflarda yerini almıştır.

Dolu Botlar kitabı kapak resminde de göreceğiniz gibi kitabın kahramanı Can isimli çocuğa anne ve babasının kırmızı, kocaman botlar almasıyla başlayan bir hikâye. Ve Can’a büyük gelen botunun içine annesinin, babasının, dedesinin ve ninesinin gün içerisinde “lazım olur” düşüncesi ile kendilerine göre misket, topaç, ip, yara bandı, çikolata, pasta, defter, kalem, silgi vb. eşyaları doldurmasıyla devam etmekte. Ve sonunda bu eşyaların Can’da oluşturduğu ağırlık, Can’ın hoplaya zıplaya oyun oynayıp anın tadını çıkarmasını engelleyen koca bir sorun. Can’ın bu durumdan sıkılması ve kendi olarak o mükemmel cevabı “Ehh! Botuma Kadar Geldi.”

Sonuç olarak; bir çocuğun cesaret gösterip büyüklerin ona yüklediği yüklerden kurtulmasını ve kendi isteğini yaşamasını okuyoruz bu hikâyede.

Yazar kitapta aslında dolu botları yazarken bot ve içine konulan nesneleri günlük hayattaki nesnelerden seçip metafor gibi kullanarak biz yetişkinlere seslenmektedir. Kendi kaygı, üzüntü, neşe ve hayallerimizi çocuklarımıza yüklememize yönelik.  

Kendi olabilen çocuklar yetiştirmek sizce de bu şekilde olmaz mı?

Baktığımız zaman çocuklarımız bizim yaşayamadıklarımızı yaşar ya da bizim kaygılarımızdan etkilenip kendilerini engeller ve kısıtlarlarsa kendileri olamazlar ki. Bu şartlar da kendi olabilen bireyler yetiştirmemizde mümkün olmayacaktır.  İşte tam da bu nokta da bu kitap biz yetişkinlere resimlerle ve hikayesinin içeriğiyle “YAPMAYIN” diyor.

Hepimizin inanıyorum ki farkında olup ya da olmadan çocuklarımıza yüklediğimiz yükleri vardır. Mesela kendi adıma aceleci olan yapımı “haydi, haydi ya da hızlı, hızlı “diyerek çocuğuma vermeye çalıştığımı ve çocuğumun “anne neden hep bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz “diyerek bana şok etkisi yaptığını belirtmek isterim. “Evet neden hep hızlı olmak zorundayız? Hayat akıyor evet ama uygun zamanlamalarla anların tadını çıkararak ya da yanımızdakilere kendi zaman performanslarında akmasına izin vererek de devam edebiliriz.” Böylece ben kendi adıma “benim gibi değil” “kendi gibi olan” bir çocuk yetişmesine fırsat vermiş olurum. Yine kendi hayalimi yüklemeye ilişkin çocuğuma yüklemeye çalıştığım bir anımı paylaşmak isterim. Sayısal okumuş ve matematiğe aşırı düşkün bir birey olarak kızımdan da aynı şekilde sevgi bekledim. Matematikle ilgili bir alanda ilerlesin yıllar sonra matematik içerikli bir uzmanlığı olsun şeklinde hayal ettim ve bunun için sürekli o yönde konuştuğumu fark ettim. Sonra kızıma baktığımda kızımın aslında matematik vs gibi derslerle değil sanatla ilgili derslerde mutlu olduğunu gördüm ve yine kendi hayalimi ona yüklemeye çalışmaktan vazgeçip onun kendi olabilmesi için gereken ne ise o desteği sağlamaya çalıştım. Bu kitapta bu farkındalığı biz yetişkinlere sağlamak anlamında rol oynuyor. Botlara yüklenen yüklerin ağırlığı ile çocuklarımıza yüklediğimiz kaygıların çocukların aslında kendileri değil bizler gibi olmasına gayret gösterdiğimizi anlatıyor. İşte bu yüzden, ebeveynler için unuttuklarımızı hatırlatmak ya da farkındalık yaratmak adına nitelikli çocuk kitapları olmalı diyorum.  

 Dolu Botlar” kitabının aynı zamanda p4c kapsamında “Sizce başkaları mutlu olsun diye kendi isteklerimizden vazgeçmeli miyiz?" ya da “Kendi isteklerimiz için cesaretli olup kendimiz mi olmalıyız? “Soruları ile çalışma yapılabileceğini düşünmekteyim. Bu anlamda sorgulayan ve düşünen bireyler yetiştirmek için de kullanılabilecek bir kitaptır.

 Kendi olabilen çocuklar yetiştirebilmek ve çocuklarımızın iç seslerine kulak verebilmek ümidiyle.

Sevgilerimle,

 

 

Yazar Hakkında

/images/isik-sarac.jpeg

Işık Saraç

Yazar

Yazarın tüm makaleleri

Yorum yap