Farklı Olmak Kolay Mıdır?
Farklı olmak, farklılıklarla mücadele etmek, kendini sürekli birilerine kabul ettirmeye çalışmak!
Sizce hayat farklılıkları kabul etmiş ya da farklı olanları tam anlamıyla içine almış mıdır? Ya da kısa ve öz sormak gerekirse “Farklı olmak kolay mıdır? “
Evet, farklı olmak: bazen +1 inle farklı olmak, bazen fiziki bir uzvunun olmaması ile farklı olmak, bazen düşüncelerin ile ya da dünyaya bakış açınla farklı olmak, bazen saçının şekli, bazen teninin rengi ile farklı olmak. Nitekim beklenilenin dışında, tek tip olmayan bir görüntü ya da düşünceye sahip olmak.
Peki, farklı olanları seviyor muyuz? Hemen kabul edebiliyor muyuz? Saygı duyabiliyor muyuz? Mesela. Yoksa direk ötekileştiriyor muyuz?
Ötekileştirmek birini farklı olduğu için içine almama, “sen farklısın” diye bağırma şekli.
Sanırım tüm mesele de burada gizli. Ayrımcılığın, tek tipleşmenin, ya da farklıların dışlandığı bir toplumda bir arpa boyu bile yol alamayacağımızı görüp adımlardan en büyüğünü atıp farklılıkları kabul etmek. Bu durumu önce yetişkinler sonra da geleceğe ışık olacak çocuklarımıza göstermek gerekir. Bu nokta da biz çocuk edebiyatı yazarlarına da fazlaca iş düşmektedir. Tersine bir dünya yaratmak için yani hayatın içindeki olumsuz, umutsuz durumları olumluya ve umut dolu durumlara çevirmek, herkesi farklı düşüncelerle yolculuğa çıkarabilecek hikayeler yazmak.
Farklılıklara saygı konusu da bu konulardan biri olup özellikle erken çocukluk dönemi dediğimiz dönemde çocuk gelişimi açısından verilmesi değerli konulardan biridir. Çocuk dünyayı keşfe çıkarken ona farklı olanı göstermek ve saygı duymasını sağlayarak, ötekileştirmeyi uzak tutmak
Bu anlamda çocuk edebiyatında yazılmış ilk akla gelenlerden “İçimizdeki Çocuk, Mucize, Kısa Kulaklı Tavşancık, Akkuzu Karakuzu, Farklı Ama Aynı, Köpekler Bale Yapmaz, Gergedanlar Krep Yemez, Dans Etmesini Seven Hipopotam…”gibi birbirinden değerli birçok eser bulunmaktadır.
Ben sizlere bugün farklılıkları konu alan fakat bunu yaparken ötekileştirmekten ziyade onu kendilerine benzetmeye çalışan” BEYAZ KAZ ALBİ” kitabından bahsetmek istiyorum.
Sevgili Deniz Işık’ın kaleme aldığı, Duygu Kocabaş Atılgan’ın resimlediği ve MSE yayınlarının bizlerle buluşmasına vesile olduğu hem biz yetişkinlere hem çocuklara uygun nitelikli çocuk edebiyatı eserlerinden bir tanesi.
Hikâye de yazarımız Beyaz Kaz Albi’ nin teninin renginin farklı olmasını ve bu durumun çevresindekileri hayrete düşürmesini, onu kendilerine benzetmeye çalışan kardeş kazların yaptığı birbirinden komik denemeleri bazen şiirsel bazen mizahi unsurlarla anlatmaya çalışıyor. Aslında çocuk felsefesine de uyaran olabilecek nitelikte Beyaz Kaz Albi. Çünkü hikâye de Albino hastası bir kaz “neden? ” sorusunun cevabını arıyor. “Neden?” diyor “Yok mu dünyada benim gibileri?” İşte bu sorgulama aslında P4C eğitimcilerinin dilinden düşmeyen o “Neden?” sorusuna cevap aratmayı gerektiriyor ki bu yönüyle de uyaran olabilecek nitelikte bir kitap diyebilirim.
Kahramanımız Albi ‘de sorusuna cevap aramak için kendi içinde bu vesileyle bir yolculuğa çıkıyor. Kendini aramak ve tanımak için… Belki güçlü yönlerini, zayıf yanlarını, zaaflarını, korkularını, kaygılarını, bildiklerini, bilmediklerini, öğrenmesi gerekenleri ya da kendi ten renginde olanları... Kısacası: Ne olduğunu, sınırlarını, diğerlerinin onu nasıl algıladığını.
Sahi bizlerde kendini tanıma yolculuğunda, dünyanın en renkli en öğretici yolculuğuna çıkmış olmaz mıyız? Belki de içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde bunu bolca yaşadık. Kendi içimizde yolculuğa çıktık, Mevlana’nın dediği gibi durduk, düşündük ve içimizde ki BEN’i ararken kendimizden kendimize sefer eyledik. “Albi’de gezdi, gördü ve tanıştı. Vardı Dünya’da Albi gibileri” derken hem kendine hem sevdiklerine zaman tanıdı, yolculuğun sonunda yalnız hissetmedi kendini ve farklı olmayı, olunabileceğini gösterip bu durumu içselleştirmelerini sağladı.
Sevgili annerehberi okuyucuları “beş parmağın beşi bir olmaz” demiş atalarımız. Albi kardeşlerinden farklıydı ama farklılıklar onları büyük bir uyum ve ahenkle bir araya getiren bir şarkının notaları gibiydi.
Farklı olanı sevelim ve saygı duyalım.
Sevgiler.
Yorum yap