Çocuklarımız Kaybolup Gitmesin
Bazı zamanlarda takıntı denecek düzeyde belki çocuklarımı telefondan, televizyondan, ipadden sosyal medyadan uzak tutmaya çalışıyor olabilirim.
Şimdi bir video izledim, “çocuklarınıza mümkünse 11 yaşına kadar sosyal medya hesabı açtırmayın” diyor. Evet, bunun savunuculuğunu yapıyor, hatta ebeveynleri bilgilendirmeye bile çalışıyoruz zaman zaman. Eskisi gibi birine ulaşmak için, telefonunu bilmenize gerek yok. Adını soyadını biliyorsanız instagram, facebook veya diğer sosyal medya araçları yoluyla istediğiniz her kimse daha kolay ulaşabiliyorsunuz. Kullanmayan var mı bu kolaylığı? Teknolojinin bizlere sunduğu bir kolaylık bu. Biz kime cevap vermek istiyorsak veriyor, bizi rahatsız eden bir durum varsa yok sayabiliyoruz. Peki ya çocuklarımız, bu kadar mantıklı evet ya da hayır diyebilirler mi sizce? Ya da şu görseli yüklersem şöyle olur, bu cümleyi oraya yazarsam böyle olur diye etraflıca düşünebilirler mi büyükler gibi? Bu nedenledir ki çocuklarımız belirli bir olgunluğa, bilinç düzeyine ulaşana kadar herkesin ulaşabileceği ya da her şeyle karşılaşabilecekleri mecralardan mümkün olduğunca uzak tutmalıyız.
Neler mi yapmalıyız bunun için? Spora, sanata, teknolojiyi doğru kullanmaya, kitaplara ve harekete yönlendirmeliyiz. Bu nedenle bir proje bile başlattık Annerehberi olarak. Parklarda, bahçelerde oynasınlar, bizim zamanımızdaki gibi mümkünse sokak çocuğu olsunlar. Enerjilerini boşaltsınlar.
Birlikte vakit geçirelim. Birçok şeyi maalesef tek başlarına oldukları için yapmak istemezler ama bizimle seve seve yaparlar. Arkadaşları yokken, tek başına sıkılacaktır o nedenle paten kaymak istemiyorsa, “sen paten kay, ben yürüyüş deyiverin” atın kendinizi dışarı. Biz hareketli olalım ki, onlara da hareketi öğretelim. Tabi ki yalnız yapmayı da bilecekler bilmeleri de gerek zaten. Bizler örnek olmalıyız onlara elimizde sürekli telefon varken onlara “telefondan vb.den uzak durmalarını söylemek” ne kadar doğru olur sizce?
Paylaşımlarımız olmalı. Bizde onlarla çocuk olmalıyız bazen. Daha önce birkaç yazımda yine bahsetmiştim anı biriktirmeliyiz birlikte. Anı biriktirmek amaçlı yaptığımız paylaşımları seviyorum o nedenle, o nedenle ebeveyn & çocuk birlikte katılabilecekleri etkinlikler düzenlemek istiyoruz.
Kızım baleye başladığı yıllarda, kapıda beklerdik ebeveynler, ya da bırakıp sonra alırdık çocuklarımızı. Kitap okuyanlar, sohbet edenler olurdu bekleme salonunda. Çoğunluğumuz kurslarda bu şekilde beklemiyor muyuz? Bende şöyle düşünürdüm; bir sınıfta biz ebeveynlere açılsa da bize de pilates, step & aerobik vs. gibi şeyler yapsak. Ya da bizde dans edelim ne kadar güzel olmaz mıydı? Onların spor yapmaya ihtiyacı varda bizim yok mu? Onlar serotonin salgılarken biz neden öylece oturalım ki. Bilmiyorum ben hareketi sevdiğimden belki böyle düşünüyorum. O nedenle düzenlediğimiz etkinliklerde hem çocukları hem de ebeveynleri düşünüyoruz. “Onlar kurstayken bizde kafa dinliyoruz daha iyi” diye düşünenler de vardır saygı duyarım.
2,5 yıl iki çocuğumu da yüzme kursuna götürdük eşimle birlikte. Bu süreçte onlar yüzmedeyken 1,5 saat yürüdük bizde eşimle, arkadaşlarla, bazen de yalnız. Diyorum ya hareketi seviyorum. Neden sizde yüzmediniz diye sorarsanız, biraz ıslak bir spor ya işten yeni gitmişsin, koşturuyorsun, iki çocuğun yıkanması vs. o kadarından da gözün korkuyor ister istemez. Açık havada müzik dinlerken mutlu oluyor insan. Ayrıca açık havada yürüyüş yaparken zihin daha açık olurmuş Mümin Sekman öyle diyor :)
Yani arkadaşlar, biz çocuğumuzun kafasını sanat, spor, fiziksel aktivite, birlikte farklı etkinliklerle zaman geçirerek doldurmazsak maalesef dijital dünya nasıl ve ne olduğunu bilmediğimiz şeylerle dolduracak haberiniz olsun. Masraflı olabilir, yorucu olabilir, o kurstan o kursa götürürken, kendimizi Şöfor Nebahat modunda hissedebiliriz ama çocuğumuzun kaybolup gitmesini istemiyorsak bunları yapmaya mecburuz. Dönemimiz maalesef bunu gerektiriyor.
ÇOCUKLARIMIZ KAYBOLUP GİTMESİN...
Yorum yap