Çocuk İstismarı İle Mücadelede Klavye Değil Gerçek Kahramanlar Kazanacak!

 

Çocuk ve istismar birbirine hiç yakışmayan iki kelime… Masumiyetin, saflığın, aydınlığın timsali çocuk kavramının üzerine kara bir bulut gibi çöktü istismar kavramı ve ne yazık ki artık kelime daÄŸarcığımızda bu iki kelime bir arada yer alıyor. Herkes istismar olaylarının arttığını bu yüzden istismar haberlerini daha sık duyduÄŸumuzu düÅŸünse de bu vakaların baÅŸlangıcı eskiye dayanıyor. Aradaki fark; artık çocuklar konuÅŸuyor, uÄŸradıkları kötülük karşısında sessiz kalmıyor, haykırıyorlar.

Her gün baÅŸka bir haberle sarsılıyoruz ve haykıran çocuklarımıza klavye başından ses vererek onun hakkında çıkan gazete haberlerine yorumlar yaparak istismarla mücadele ettiÄŸini, muazzam bir savaÅŸ verdiÄŸini sanan büyük bir kitle var karşımızda. “Lanet olsun böyle insanlara!” ,”Küçücük çocuktan ne istersiniz?” “Kesin x partisinden…” vb. cümleler yazarak istismarı engelleyeceÄŸini düÅŸünenler olduÄŸu gibi; “Ä°ftiradır”, “Her gün biri çıkıyor bu ne bıktık bu yalan haberlerden!”, “Ben de bu meslekle uÄŸraşıyorum istismar deyip hepimizi lekeliyorsunuz itibarımızı düÅŸürüyorsunuz.” vb. cümlelerle istismarı görmezden gelmeye çalışanların var olduÄŸu tuhaf, insan olmayı, insanlığı, deÄŸer yargılarımızı sorguladığımız bir dönemden geçiyoruz.

Bizler klavye başında atıp tutarken maÄŸdur çocuk, ailesi ne yapıyor diye hiç düÅŸünüyor musunuz? DüÅŸünmediyseniz ben söyleyeyim bir çocuk adliye koridorlarında “ Adalet istiyorum!” diye haykırıyor bir anne “Yaktınız kızımı, yaktınız ciÄŸerimi!” diye gözyaşı döküyor. Bir aile tedirgince çocuÄŸunun başında bekliyor, konu komÅŸunun gereksiz boÅŸ ve çoÄŸu kez yaralayan cümlelerine, sorularına cevap vermeye çalışıyor.

Peki, böyle mi olmalı, istismarla mücadele etmede birkaç yorum iÅŸe yarayacak adalet yerini mi bulacak? Tabi ki hayır, halkın gücü, sesi bu kadar cılız olmamalı. Hadi gelin istismarla mücadelede gerçek kahramanlar neler yapar bunlara bakalım.

         Öncelikle bilinç düzeyimiz artmalı, gücümüzü bilgiden almalıyız. Bilgisizce yaptığımız her yorum her cümle, iÅŸin boyutunu deÄŸiÅŸtirip çocuÄŸun mücadelesini gölgelemekten öteye gitmez. Unutmayın, bilgi güçtür!

           Kitlesel hareketler her zaman için daha etkilidir. Bu yönden deÄŸerlendirdiÄŸimizde doÄŸru hareketi yapan dernek ve kurumlarla iÅŸbirliÄŸi yapılmalıdır ki, UCÄ°M Saadet ÖÄŸretmen Çocuk Ä°stismarı Ä°le Mücadele DerneÄŸi’nin istismarla mücadelede yaptığı çalışmalar takdire ÅŸayan.

         Sosyal medyanın gücünü tabi ki kullanacağız, tabi ki klavyelerimiz de iÅŸleyecek ama haber metinleri altına yazılan anlamsız spesifik yorumlarla deÄŸil. Kitle hareketi oluÅŸturan kampanyalara sloganlara destek vererek sosyal medyanın gücünü etkili bir ÅŸekilde kullanabiliriz.

          Yazdığınız her cümleyi o çocukların, ailelerinin, arkadaÅŸlarının okuduÄŸunu unutmayın, bu nedenle yaralayıcı, acıyan veya üzüntülerini arttırabilecek ifadeler kullanmaktan kaçının. Acımakla, destek olup mücadelesinde yüreklendirmek farklı ÅŸeylerdir.

          Siyasetle haşır neÅŸir bir ülkeyiz ve ne yazık ki istismarı de siyasileÅŸtiriyoruz. Unutmamalıyız ki bir çocuÄŸun hayatı her türlü siyasi düÅŸünceden, kurum ve kuruluÅŸtan üstün gelir. Böylesi hassas bir konu üzerinden bile siyaset yapmak, insanları kutuplaÅŸtırmak istismar maÄŸduru çocuÄŸa zarar vermekten baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.

          Unutmamamız gereken bir diÄŸer konu ise kesin net bir istismarcı profili çizmemiz mümkün deÄŸil. Şık giyimli, eÄŸitim düzeyi yüksek, toplumda saygınlığı olan biri de istismarcı olabilir, sokakta yaÅŸayan biri de, en güvendiÄŸimiz komÅŸumuz da… Bu noktada belirli bir yaÅŸ, meslek, eÄŸitim düzeyi vb. kriterlerden bir profil oluÅŸturmamız mümkün deÄŸil. Kötü insanı demografik özellikleri ile seçemiyoruz. Hepsinin ayırt edici tek ortak özelliÄŸi var o da vicdanlarını ve kalplerini kötülüÄŸün kapladığı.

      Benim çocuÄŸumun başına gelmez diye düÅŸünmemeliyiz. Empati kurabilmeli ve duyarlılığımızı arttırmalıyız.

       Ä°stismar sadece kız çocuklarının başına gelen bir olaydır diye bir kaide yok. Tüm çocuklarımız için büyük bir tehlike olduÄŸunu bilmeliyiz ve çocuklarımızı bilinçlendirmeliyiz. Kendini korumasını bilen bizle açık iletiÅŸim kurabilen öz güveni yüksek çocuklar yetiÅŸtirmeliyiz. Bunun yolu da öncelikle bilinçli ebeveyn olmaktan geçiyor. Günümüzde tüm ebeveynlerin alması gereken eÄŸitimlerin başında Mahremiyet EÄŸitimi gelmektedir. Çünkü bizler mahremiyet konusunu çocuklarımıza yanlış anlatıyoruz. Ayıp, yasak, günah vb. kelimelerle çocuÄŸa mahremiyeti anlatılamaz. Çocuklarımıza öncelikle iyi ve kötü dokunuÅŸun ne olduÄŸunu anlatmalıyız. Aile içinde etkili bir iletiÅŸim ve güven duygusunun varlığını çocuÄŸa hissettirmeliyiz. ÇocuÄŸumuza her ÅŸeyini bize anlatabileceÄŸi duygusunu vermeliyiz. Bu noktada en önemli olan husus çocukla saÄŸlıklı iletiÅŸim kurmaktır. Çocuk, biri ile bir arada olmak istemiyorsa, o kiÅŸiden rahatsız oluyorsa, bunun nedenini öÄŸrenmeliyiz. Biri çocuÄŸumuza gereÄŸinden fazla ilgi gösteriyorsa, bu duruma dikkat etmeliyiz. Çocukla cinsellik hakkında konuÅŸmalı, vücudunun özel yerlerini anlayacağı ÅŸekilde ve doÄŸru kelimelerle anlatmalıyız. Bunun için kitaplardan yararlanabiliriz. Bu konuda hazırlanan çok güzel kitaplar ve çizgi filmler var. ÇocuÄŸa cinselliÄŸi nasıl anlatacağımızı bilmiyorsak bir uzmandan bilgi almalıyız. Ve en önemlisi biri çocuÄŸumuza istemediÄŸi bir ÅŸekilde dokunursa, hayır demesini, yardım istemesini ve böyle durumları bizimle paylaÅŸmasını öÄŸretmeliyiz.

      Velhasıl öÄŸrenmeliyiz, geliÅŸmeliyiz, deÄŸiÅŸmeliyiz, konuÅŸmalıyız ve bir olmalıyız. Çocuklarımızı korumak için onlara etten duvar olmalı, siper olmalıyız. Çocukların yüzlerinden gülümsemelerini, gözlerinden yaÅŸama pırıltısını almalarına izin vermemeliyiz.

Yazar Hakkında

/images/gamze-ozyedek.jpg

Gamze ÖZYEDEK

Sosyolog/ EÄŸitmen

Yazarın tüm makaleleri

Yorum yap