Martin Eden

Urfa Halfeti' ye gittiniz mi hiç? Tekneye binersiniz, yemyeşil bir su, motor sesi, ılık bir rüzgar, ilerlersiniz usul usul. Bir daralır bir genişler geçtiğiniz yerler ama hayalinizde tek bir görüntü vardır, hani o resimlerde gördüğünüz minare, suyun içerisinde durur öylece sizin hayran bakışlarınızı bekler gibi...
İşte öyle bekledim şu cümleleri kitabı okurken "Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer".

Martin Eden, 1900' lü yılların başında Amerika' nın en çok kazanan yazarı Jack London’ın hikayesini anlatan, Martin Eden karakteriyle ete kemiğe bürünmüş yarı otobiyografik romanıdır. 40 yıllık hayatına oldukça değerli eserler bırakmış bir yazar Jack London. Kitabı okurken Martin Eden'le uzun yazarlık yolculuğuna şahit olmaya, pes etmemenin kazandırdığı güzellikleri keşfetmeye, okumanın ve yazmanın verdiği keyfi yaşamaya hazır olmalısınız. İnsanların paraya, güce, şöhrete karşı duyduğu hayranlığı, insanın insan olarak değer bulmadığının en ince detaylarıyla işlendiği yüreklere kazınacak bir hikaye Martin Eden.

Yazarın betimlemelerini hayranlıkla okudum. Kitaba olan düşkünlüğü, kitapların yazarın hayatını nasıl değiştirip yazara sosyal sınıf atlattığını gözler önüne seren dahice işlenmiş bir konunun içinde kaybolacaksınız.

Kız kardeşi ve eniştesinin evinde kirada oturan, karnını doyurmak için denizcilik, çamaşırcılık yapan biri hiç çalışmak zorunda olmayan aristokrat kesimden bir kıza aşık olursa ne olur? Kitabı okuyunuz ve neler olduğunu kendi yüreğinizle en ince detayına kadar hissederek 1900’ lü yıllara yelken açınız.