Ebeveyn Olarak Kendi Geçmişim Neden Bu Kadar Önemli?

Bağlanma süreçlerine baktıktan sonra şimdi sıra geldi ebeveynin zor bir geçmişten gelip kendi kazanılmış güvenli bağlanmasına nasıl ulaşacağına. Burayı anlatırken biraz Dan Siegel'ın zihin ve beyinle ilgili anlattıklarına da değineceğim.  Siegel sol ve sağ, aşağı ve üst beyin fonksiyonlarının beraber çalışması ile hem kendi hem de bir başkasının iç sinyallerine uyumlandığımızı söylüyor. Böylece anda var olabiliyorum. Bir parçam o an pek çok düşünce ya da duygu ile dolu iken gözlemleyen parçam o an tüm bunların dışında bir yerde bebeğimin o anki ihtiyaçlarını fark eden ve cevap veren bir yerde olmayı beceriyor. Onun ayrı bir varlık olduğunu gördüğüm o an, kendi iç süreçlerimi ondan ayırarak onun ihtiyacına cevap verebiliyorum.

Ainsworth' un öğrencisi Mary Main tarafından oluşturulan ve Yetişkin Bağlanmasını Ölçen Görüşme olarak adlandırılan sistemin bazı soruları ve bunların anlamlarını inceleyerek biraz kazanılmış güvenli bağlanmaya giden yol konusunu inceleyelim.

-Ailende kiminle yakındın ve bununla ilgili bir anı anlatabilir misin?

Çocukluğunda ebeveyni ile kaçınmalı bağlanan için bu sorunun cevabı: Sanırım annem. Anı? Hatırlamıyorum. Çocukluğum iyiydi gibi... Kısaca bu bağlanma şeklindeki kişi; ilişkinin üzerindeki etkisini önemsemez, hatırlamaz. Ya da sol beyin geçmişteki anıyı anlatabilmek için sağ beyinden duygu çekmek isterken, buradan bir şey alamayınca cevap vermekte zorlanır. Geçmişte kendimi görebilmek için hem sağ hem de solun birlikte çalışmasına ihtiyacım var.

Kaygılı bağlanan yetişkin ise geçmişteki hikâyeyi anlatırken birden bugünkü bir olaya dönüverir farkında olmadan. Çünkü sağ beyinde duygular taşar. Örneğin; yukarıdaki soruya cevabını; "yakın ilişkim annemdi. İlişkim iyiydi ama kardeşimle daha yakındı. Hep onu ön plana alır beni dinlemezdi. Hatta geçen gün kardeşim bize geldiğinde onun çocuklarını......" gibi bugünün tecrübesi ve geçmişi birbirine karıştıran bir yerden anlatır. Kesiklikler olur. Eğer ebeveyn geçmiş duyguları ve bunların etkilerini dışa vurup anlamlandırmadığında aynı şekilde çocuğunu uyuturken, yemek yedirirken de kaygılı davranabilir farkında olmadan.

Karmaşık bağlanan ise, "annemle yakındım, ama bazen....yatağın altına saklandığım...bağırırdı.. döverdi... " gibi kopuk cevaplar ve bunların sanki korkutucu olduğundan habersiz bir anlatım ortaya koyabilir. Ve bu duygulardan anlam çıkarmadığı, belki donma anlarını fark etmediği bugünkü ebeveynliğinde ise çocuğunun bazı hareketlerinde kendini aynı yerlerde bulabilir.

Yazının sonuna geldiğim bu anlarda dikkatinizi şu an tam da bu anda kendi içinize vermenizi isteyeceğim: duygularınıza, düşüncelerinize ve beden duyumlarınıza. Neler fark ediyorsunuz? Bu fark ettiklerimizi yargılamadan, eleştirmeden olduğu gibi alıp gözlemleyebildiğinizde ancak bir sonra nasıl davranacağımızın seçimini yapabiliriz. Ancak o zaman ağlayan, zorlanan, hayır diyen çocuğumuzun o anki sinyallerini ve ihtiyacını duyabilir ve ne yapacağımıza karar verebiliriz.

Ebeveynlik bir yöntemler zinciri değil, ebeveynlik güvenli bir ilişki kurma kapasitesi. Ve bu ilişki kapasitesi;  ancak anda olarak ve böylece hem kendi iç sinyallerimizi hem de çocuğumuzun iç sinyallerini görerek gelen bir sonraki anların içinde seçim yaparak gelişir.

Anda olmak ise geçmişin tetiklenmelerine tutsak olmadığımızda ortaya çıkar. Bunun için ise geçmişten anlam çıkaran bir hikâyemiz olmalı. Ve o hikâye akla uygun, anlamlı akmalı...

Peki ya sizin hikâyeniz?

Nilüfer Devecigil

Psikolog Kaynak: https://hthayat.haberturk.com/yazarlar/nilufer-devecigil/1034542-ebeveyn-olarak-kendi-gecmisim-neden-bu-kadar-onemli-bir-guvenli-baglanma-hikayesi

Yorum yap