Otodidakt insan olmak

 

Otodidakt insan olmak “geleceğin başarılı insan modeli”

İnsanın en önemli ihtiyacını düşündüğümde şu anda “kendini geliştirmek” derim. Kendini geliştirdikçe öz güveni artar insanın, çevresine daha çok yardımcı olur, daha çok şey öğrenip daha çok bilgi aktarır. Hayata daha farklı bir pencereden bakar. Ben tam böyle “kendini geliştirmek” insanın en önemli ihtiyacı diye bakarken etrafa, okuduğum kitapta bir kelime dikkatimi çekti “otodidakt olmak” yani kendi kendine düşünerek, derinleşerek, hazmederek öğrenme şekliymiş. Kitabın adını da hemen söylüyorum Futurist Ufuk Tarhan’ın “T-İnsan” kitabı. Bu nedenle kitabı konuya referans kitabım olarak düşünebilirsiniz.

Ufuk Tarhan’ın T-İnsan modeli yani geleceğin insan modelinin de temel yapı taşlarından biri aslında otodidakt olmak.

Otodidaktizmden ilk kez 1160’lı yıllarda Endülüslü filozof Baker İbn Tufayl’ın felsefi romanı Hayy’da bahsedilmiş. Otodidakt Latince auto= kendi ve didaktikos= öğretim kelimelerinden oluşmaktadır. ChatGPT otodidakt olan kişiye, “herhangi bir resmi eğitim almadan, kendi kendine bilgi ve beceri edinen kişidir” diyor. Wikipedia ise “çalışacağı konuyu, çalışma materyallerini, çalışma sıklığını ve çalışma zamanını kendi belirleyen kimsedir” diyor.

Alışkanlıklarla ilgili çok sevdiğim bir cümlem var ”zamanla izlediğiniz, okuduğunuz ve yaptıklarınıza dönüşüyorsunuz”. Yani teknoloji ve bilgi çağında kendi ilgi alanınıza göre çok fazla okuyup, izleyip, düşünerek bir konu hakkında derinleşiyorsunuz. Tabi bu derinlik sonrası bilgiyi aktarmak istiyorsunuz. Değerli Ahmet Şerif İzgören’in bilgiyi aktarmanın önemini anlatmak için “bilginin zekatını vermek” diye özlü bir sözü vardır hatta çok severim. Sürahi sürekli su ile dolmaya devam edemez öyle değil mi? İşte bilgi de böyledir insan konuyu özümsedikçe içinde bilgi taşar taşar, belli bir zaman sonra yeni bilgiye yer açılması için o bilgiyi aktarması gerekir. Buradan da otodidakt kişinin yolculuğu önce kişisel sonra toplumsal gelişime doğru evrilmiş olur bence.

Konumuza geri dönerek tarihte otodidakt olarak bilinen kişilere örnek verelim: Leonardo Da Vinci, Albert Einstein ve Faraday gibi isimler resmi eğitimden ziyade kendi kendine öğrenen figürlerdir. Evet, bu saydığım isimleri bilmeyen yoktur eminim. Şimdi ise dönemimizden hala yaşayan ve ismini muhtemelen duymadığınızı düşündüğüm bir otodidakt isimden “Tadao Andō” Japon mimardan bahsedelim. Mimarlık eğitimi almamış olmasına rağmen 20. ve 21. yüzyılın en önemli mimarlarından biri olmuştur. Tasarımları bazı kuramcılara göre Modern Mimarlık' ın yeni bir yorumu, bazılarına göre ise yalnızca birer Modernizm eklektisizmidir. Yani sanattaki farklı çağ ve üsluplardan seçilip devşirilen unsurların yeni bir tasarım, ürün ya da düşünce akımı oluşturmak için ele alınması olgusunu ifade eder. Buradan da yeni bir kelime daha eklemiş olduk kelime haznemize. Ben de konuyu araştırırken neler öğreniyorum mesela.

İçinde bulunduğumuz dönemde neden otodidakt olmalıyız biraz da bu konuya değinelim isterseniz.

Yine benim çok sevdiğim bir cümle ile başlamak istiyorum. Charles Darwin’e atfedilen "Ne En Güçlü Olan Tür Hayatta Kalır, Ne de En Zeki Olan... Değişime En Çok Adapte Olabilendir, Hayatta Kalan!". Bu cümleyi ilk kez covid döneminde bir zoom toplantısında duymuştum. Bu cümlenin teknoloji ve bilgiye erişim olanaklarının artmasıyla hızla değişen dünyaya uyum sağlamamız ve yaşamdan keyif almamız için gerekli en temel ihtiyacımızı tarif eden bir cümle olduğunu düşünüyorum ben de çok sık kullanıyorum.

Teknolojinin ve bilginin hızla değiştiği bir dünyada, sürekli öğrenmek bir zorunluluk haline geldi. Okullarda veya geleneksel eğitim kurumlarında alınan bilgiler, iş hayatında ya da kişisel yaşamda yetersiz kalabilir. Otodidakt bireyler, yeni beceriler edinmek ve bilgilerini güncellemek için dışa bağımlı kalmadan kendi kendine öğrenebilirler.

Otodidaktik öğrenme, bireye ne zaman, nerede ve nasıl öğreneceğini seçme özgürlüğü verir. Geleneksel eğitimde olduğu gibi sabit bir müfredata bağlı kalmak yerine, kendi ilgi alanlarına ve hedeflerine uygun konuları öğrenebilir. Bu, öğrenmeyi daha motive edici ve tatmin edici hale getirir.

Kendi kendine öğrenen biri, öğrenme hızını ve yöntemlerini ihtiyaçlarına göre ayarlayabilir. Geleneksel eğitimde herkes aynı hızda ilerler, ancak otodidakt bireyler zorlandıkları konulara daha fazla zaman ayırabilir veya kolay anladıkları konularda hızla ilerleyebilir.

Otodidakt bireyler, genellikle bir sorunla karşılaştıklarında çözümleri kendileri bulmak zorundadır. Bu süreç, problem çözme becerilerini ve yaratıcılıklarını geliştirir. Kendi başına araştırma yapma, kaynak bulma ve öğrenilen bilgiyi pratiğe dökme gibi beceriler kazanılır.

Kendi kendine öğrenmeyi bir alışkanlık haline getiren insanlar, yaşam boyu öğrenmeye devam eder. Bu bireyler, öğrenmeyi sadece okul yıllarıyla sınırlamaz; bilgi ve beceri kazanmaya hayatlarının her aşamasında açık olur. Böylece kişisel ve profesyonel olarak sürekli gelişim sağlarlar.

Otodidakt olmak, yüksek düzeyde öz motivasyon ve disiplin gerektirir. Bu süreç, kişinin kendi başına hedefler belirleyip bu hedefler doğrultusunda tutarlılık göstermesini sağlar. Kendi kendine öğrenen insanlar, bu sayede sadece bilgi değil, aynı zamanda daha güçlü bir çalışma etiği ve disiplin geliştirir.

Kendi kendine öğrenmek, pahalı kurslara veya derslere katılmak yerine ücretsiz veya uygun maliyetli çevrimiçi kaynaklarla bilgi edinme imkanı sunar. Bu da ekonomik açıdan daha avantajlıdır. Ayrıca, öğrenme sürecini kişinin programına uygun şekilde düzenlemek, zaman açısından da büyük bir esneklik sağlar.

Otodidaktik süreç, bireye daha fazla bağımsızlık kazandırır. Kişi, dışarıdan bir öğretmen veya kurum olmaksızın kendi bilgi ve becerilerini geliştirdiği için, bu süreç bireye büyük bir özgüven sağlar. "Kendi başıma öğrenebiliyorum" hissi, bireyi hem kişisel hem de profesyonel yaşamında daha özgüvenli kılar.

Kendi kendine öğrenen insanlar, konuları daha derinlemesine ve kendi meraklarına göre araştırdıkları için öğrenilen bilgiler genellikle daha kalıcı olur. İlgi duyulan konular üzerinde odaklanmak, öğrenme sürecini daha etkili ve keyifli hale getirir.

Günümüzde ve gelecekte geleneksel eğitim içeriklerinin, yöntemlerinin, araçlarının çoğu kısa sürede işlevsizleşiyor, yetersizleşiyor. Otodidaktik öğrenme bireyin bağımsızlığını artırır, yaratıcılığını besler ve yaşam boyu öğrenmeye teşvik eder. Bu yetenek, hem kişisel hem de profesyonel anlamda sürekli gelişim için kritik bir araçtır.

Ne diyor Ufuk Tarhan, “geleceğin dayatmalarına katlanmak yerine, onu şekillendirebilir, istediğimiz hale-yola getirilebilir, daha iyi bir gelecek yaratabiliriz.” diyor. Tabi bu sadece otodidakt olma ile değil bunun daha bir sürü yöntemi var ama otodidaktizm bu yollardan biri.

Konu gelecek planlarına gelince koçluk yetkinliğimi devreye girdirmek isterim. Koçluğu danışana anlatırken “geçmiş bizim işimiz değil, geçmişle ilgili sorunları konuşmak isterseniz burası bizim alanımız değil, biz koçlar gelecekle ilgileniriz. Gelecek planlamanızı yapmaya çalışırken size yol arkadaşlığı yaparız. Sorularla ve sorulara sizin verdiğiniz yanıtlarla sizin geleceğinizle ilgili konulara ışık tutmaya çalışırız.” Aslında biz koçlarda biraz fütürist bakış açısıyla mı bakıyoruz acaba ne dersiniz?

Tamam. Otodidakt kişilik tipi yeni nesil insan olmak için en temel şartlardan biri onda hem fikiriz. Peki, kendi kendime öğreneceğim de ne öğreneceğim, nereden başlayacağım? Daha önce “çok fazla bilgi var ne yapacağım?” başlıklı bir yazı yazmıştım oradan bir bölüme tam zamanı gelmişken yer vermek istiyorum.

Sınırsız bilgi dünyası, sürekli izle, kaydır, bak, incele, satın al, farklı bir dönemdeyiz. Teknoloji hızla ilerliyor bu ilerlemede ne çok bilgi kaynağı var zaten bunlardan biraz önce bahsettik. Sürekli her yerden bilgi akıyor ve hangisini yakalayacağımızı nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. İşte bu noktada hem alışkanlıklarımız hem de koçluk bilgilerimiz giriyor devreye. Nasıl mı?

“Dün küçük küçük yaptıklarınızla bugünkü sizsiniz, bugünkü küçük küçük yaptıklarınızla yarın ki siz olacaksınız? Peki, siz yarın kim olmak istiyorsunuz? Bu tamda Ufuk Tarhan’ın söylediği “geleceği şekillendirebiliriz” şeklindeki fütürist bakış açısıyla uyumlu olmuyor mu sizce de? Belki koçlukta kullandığımız bir araç bu sorumuza yanıt verebilir. Yani kendi geleceğinizi şekillendirmek için fütürist bir bakış açısıyla kendi hayatınıza bakmak, kendinizi ilerde görmek istediğiniz yere odaklanmak ve o doğrultuda otodidakt özelliklerinizi, bakış açınızı şekillendirmek ve hayata geçirmek.

Nedir bu koçlukta kullandığımız araç: koçlukta “vizyon” çalışması. Kendinizi 10 yıl sonra nerede görmek istiyorsunuz? Kendinizi görmek istediğiniz “yer/kimlik” neresi? İşte bu sınırsız öğrenme dünyasından “gelecekteki siz” olmanızı sağlayacak bilgileri, azar azar bugünden depolamaya başlamanız gerekmiyor mu? 10 yıl sonra birden orada olmayı düşünmüyorsanız, otodidakt bir kişiliğe bürünerek, gelecekte bulunmak istediğiniz yer için zaman, emek ve çaba sarf ederek kendi geleceğinizi oluşturmak. Kulağa nasıl geliyor?

 “Bir insan otodidakt olmadan, kendi disiplinini sağlamadan kendini inşa edemez” diyor İlber Ortaylı “İnsan geleceğini Nasıl Kurar” kitabında.

“Her şeyi okulda öğrenmeyi beklemek ne gerçekçi ne de akıllıca. Devir, otodidaktların devri. Bugün okulların gerçek hayat gereksinimlerimden kopuk olduğu yetkinlikleri öğret-e-mediği düşünülürse iş başa düşüyor. Kişinin kendi isteğiyle harekete geçip, kendi eğitiminin sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor.” diyor Bahar Eriş “Düşünen, Düşleyen, Dönüşen İnsan” Kitabında.

Diyor ve konuyu şimdilik burada kapatıyorum sevgiyle kalın.

 

Kaynaklar: Yapay zeka

“T-İnsan” kitabı Ufuk Tarhan

 

Yazar Hakkında

/images/manolya-1.png

Manolya GÜMÜŞAY

Profesyonel Koç - Yönetici

annerehberi.com.tr yazarı

Yazarın tüm makaleleri

Yorum yap